Güneş, kırmızı çatılı Wushu akademisinin avlusunu aydınlatırken, öğrenciler nefeslerini tutmuş izliyordu. İki usta, yılların getirdiği rekabetin son perdesinde karşı karşıyaydı. Biri disiplin ve gelenekleri savunurken, diğeri özgür stilin ve yeniliğin üstünlüğüne inanıyordu. Ahşap döşemeler üzerinde yankılanan ayak sesleri, havada asılı kalan gerilimi besliyordu. İlk hamleyi gelenekçi olan yaptı; kusursuz bir dengeyle rakibine doğru atıldı. Diğeri esneklikle karşılık verdi, darbesini savuşturup bir kontra vuruş denedi. Ustalar, kılıçsız bir dövüşün keskinliğiyle birbirlerine saldırırken, öğrenciler kaderlerini belirleyecek olan sonucu bekliyordu.