Kantor, yıllarca sahnede parlasa da hayatındaki derin boşluğu asla dolduramaz. Şöhretin getirdiği yalnızlık, onu bir inanç krizine sürüklemiştir; artık Tanrı'ya olan bağlılığını sorgulamakta, çocukken duyduğu içsel huzuru kaybetmiş hissetmektedir. Günün birinde, ilkokulda ona müzik sevgisini aşılayan öğretmeni Miriam, Bat Mitzvah'a hazırlanmak için Kantor'ın kapısını çalar. Bu karşılaşma, Kantor'un dünyasında yeni bir fırtına koparır. Öğretmeni, ona sadece müziği değil, inancı da yeniden hatırlatır. Kantor, geçmişe dönüp kaybettiği huzuru ararken, bir yandan da sahnedeki rolü ve gerçek kimliği arasında sıkışıp kalır.