Dünyanın en büyük sahnelerinde ışıklar altında parlayan yıldız, evinde huzurlu bir gece geçirirken hiçbir şeyin onu tehdit edemeyeceğini sanıyordu. Ancak sessizliği bozan ayak sesleri, bir kâbusun başlangıcıydı. Takıntılı bir hayran, onu kaderin bir oyunu olarak görmüş, evini çarpık bir düğün mekânına dönüştürmüştü. Beyaz bir elbise zorla giydirilmiş, etrafındaki her çıkış yolu kapanmıştı. Pencereler tahtalarla örtülmüş, telefonlar işlevsiz hâle getirilmişti. Dış dünya susmuş, zaman durmuştu. Umut, evin içinde ya da dışında bir yerlerde hâlâ yaşıyor olmalıydı. Her adım bir risk, her yanlış hamle ölümcül olabilirdi. Kelimelerle, sahte gülüşlerle bir çıkış yolu aramak zorundaydı.
